Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Joe Biden, Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı Charles Michel ve Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’i Beyaz Saray’da ağırladı.
Yapacakları üçlü zirvenin öncesinde açıklamalarda bulunan Biden, gerçekleştirdikleri son toplantıda AB ile ABD arasındaki ortaklığı yeniden canlandırmaya karar verdiklerini belirterek, “Son iki yılda bu taahhüdümüzü yerine getirdik diye düşünüyorum” dedi.
Ukrayna ve İsrail’e destek konusunda ülkesi ve AB’nin işbirliği içinde hareket ettiğine dikkat çeken Biden, “Putin’in saldırganlığı karşısında Ukrayna’nın cesur halkını desteklemek için birlikte hareket ettik. Ekonomik zorlukların üstesinden gelmek için birlikte hareket ettik ve Çin ile ilişkimize yön verecek standartlar oluşturduk. Ve Hamas’ın dehşet verici terör saldırısının ardından İsrail’i desteklemek için şimdi birlikte hareket ediyoruz” şeklinde konuştu.
Gerçekleşecek toplantının içeriğine ilişkin de bilgi veren Biden, “Hem İsrail hem de Ukrayna’daki durumu tartışacağız. Temiz enerjiye geçişi desteklemek için birlikte çalışmak da dahil olmak üzere, ortaklığımızın tüm potansiyelini nasıl değerlendirmeye devam edeceğimizi tartışmayı sabırsızlıkla bekliyorum” ifadelerini kullandı. Biden adil olmayan şekilde ticareti yapılan çelik ve alüminyum ithalatı ile devam eden kritik maden müzakereleri ve riski kadar avantajları da bulunan bir konu olan yapay zekanın da masada olacağını ifade etti.
“İSRAİL’İN KENDİNİ SAVUNMA HAKKI VAR”
ABD ve AB’nin özel bir bağla birbirine bağlı olduğunu söyleyen Michel ise, “Biz yakın müttefiklerden daha fazlasıyız. Yakın arkadaşız” dedi. Büyük zorluklarla karşı karşıya olan dünyanın güçlü bir AB-ABD ortaklığına her zamankinden daha fazla ihtiyacının olduğunu kaydeden Michel, Gazze’de yaşananlar ve Biden’ın İsrail ziyaretine atıfla “Ortadoğu’daki çatışma bir trajedidir. O kadar çok acı, o kadar çok yürek parçalayan görüntüler var ki. Kişisel katılımınız, bölgeye seyahatiniz ve olumlu bir etki oluşturma çalışmanız için teşekkür ederim” diye konuştu. “Hamas’ı ve İsrail’e yönelik terör saldırısını kınıyoruz. İsrail’in kendini savunma hakkı vardır ve bu, uluslararası hukuka uygun olarak yapılmalıdır” diyen Michel, Filistin’deki savunmasız insanların acil ihtiyaçlarını karşılamak ve iki devletli çözüme dayalı barış sürecinin yeniden başlatılmasına yönelik geçişi teşvik etmek için çalışmaya devam ettiklerini vurguladı.
“UKRAYNA’YA DESTEĞİ İÇİN MİNNETTARIZ”
Ukrayna halkına verdikleri güçlü desteğe odaklanmaya devam edeceklerini belirten Michel, ABD’nin Ukrayna’ya verdiği destek için ise “minnettar olduklarını” dile getirdi. Üye ülkeleriyle birlikte AB’nin Ukrayna’ya 82 milyar Euro’nun üzerinde destek sağladığını hatırlatan Michel, bu güçlü desteğin süreceğinin altını çizdi.
“İSRAİL’İN YANINDAYIZ”
İsrail’e ziyareti için Biden’a teşekkür eden Leyen de, İsrail ile dayanışma içinde olmanın önemli olduğunu söyledi. İsrail’in uluslararası hukuka uygun olarak meşru müdafaa hakkının olduğunu belirten Leyen, bir hafta önce kendisinin de İsrail’e gittiğini hatırlatarak, “Gördüğüm şey barbarcaydı. Yaşananların İsrail toplumu üzerindeki etkisi anlatılamaz” ifadelerini kullandı.
“İsrail’in yanındayız ve teröre karşıyız. Filistinliler de Hamas’ın terör eylemlerinden zarar görüyor. Hamas, Filistin halkını temsil etmiyor” diyen Leyen,
“Bölgesel gerilimin önlenmesi için de aktif olarak çalışmalıyız. Özellikle İran ve destekçileri konusunda endişeliyim. Yemen’den gelen ve potansiyel olarak İsrail’i hedef alan füzeler ve insansız hava araçlarının dahil olduğu olayları hepimiz gördük. Kimse bu durumdan faydalanmamalı” şeklinde konuştu.
“PUTİN BAŞARISIZ OLACAK”
Ortadoğu’da yaşananların Ukrayna’ya verdikleri sağlam destekten kendilerini alıkoyamayacağına dikkat çeken Leyen, Ukrayna’ya halihazırda 90 milyar dolara yakın yardım sağladıklarını hatırlattı.
“Önümüzdeki 4 yılda 50 milyar euro daha sağlamayı hedefliyoruz” diyen Leyen, “Putin sonunda başarısız olacak. O Rusya’yı mahvediyor” dedi.
Bu çatışmaların demokrasilerin bir arada durması gerektiğini gösterdiğini belirten Leyen, “Bu aynı zamanda iklim değişikliğiyle mücadele, gelişmekte olan ekonomilerde akıllı yatırımların teşvik edilmesi veya kurallara dayalı uluslararası düzenin sürdürülmesi gibi diğer büyük zorluklar söz konusu olduğunda da geçerli” diye konuştu.